8 Temmuz 2017 Cumartesi

Cübbeli Ahmet'in telefonundan Bylock çıktı mı? FETÖ'cü avukatı Fatih Oğuz, Lalegül'ün ortağı mı? | Akademi Dergisi

akademi dergisi, cübbeli ahmed hoca, mahmud efendi, ismailağa cemaati, fetö, lalegül fm, fatih oğuz, kıyamder, ismailaga vakfı, recep konuk, gerçek yüzü,

İsmailağa Cemaati’ndeki iç çekişme İsmailağa Derneği Başkanı Recep Konuk’un yeni açıklamalarıyla zirveye çıktı.



Recep Konuk, son paylaştığı videoda, Cübbeli Ahmet’in FETÖ’den aranan avukatı Fatih Oğuz’un LalegülTV’nin ortağı olup olmadığını sordu.



''Cübbeli Ahmet Hocanın telefonundan Bylock çıktı'' haberleri üzerine bu açıklamayı yaptığını söyleyen Recep Konuk, Cübbeli Ahmet’e şu soruları yöneltti:



➥ Cübbeli Ahmet Hoca, iş ortağın ve avukatın tarafından yüklenen Bylock programını kullandın mı?

➥ Cübbeli Ahmet Hoca, Adil Öksüz ile hangi anlaşmaları yaptın da içeriden çıktın?

➥ Cübbeli Ahmet Hoca, Adil Öksüz ile hapishanede bir kere görüştüm dedi ama geçen hafta yapılan açıklamada Adil Öksüz ile görüşmek için Bylock yüklendi diyorsun. Demek ki birçok kez görüştün.

2 Temmuz 2017 Pazar

CIA bağlantılı Yusuf el Karadavi, CIA bağlantılı Tayyip Erdoğan'ı paklamak için ayetin manasını tahrif ederken... | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, mahmud efendi, mahmud ustaosmanoğlu, sahte mürşidler, müceddid, Recep Tayyip Erdoğan, yusuf el karadavi, mehmet şevket eygi, siyonizm, cia, mossad, BOP projesi,

Bir zamanlar sözde mürşid Mahmud efendi, çoktan CIA'nın kucağına düşmüş Tayyip Erdoğan ile şen şakrak iken... Az arkada da Mehmet Şevket Eygi görülüyor...


CIA bağlantılı Yusuf el Karadavi, CIA bağlantılı Tayyip Erdoğan'ı paklamak için ayetin manasını tahrif ederken...

Derviş dervişi tekkede,
Hacı hacıyı Mekke'de
BOP'çu BOP'çuyu her yerde bulur
Her zor zamanında yardımına koşar...

NATO şeyhi olarak bilinen ve IŞİD'in gerçek kurucularından İngiliz istihbaratının emrinde olan, aslen Vehhabi Katarlı olan ve çeşitli Ortadoğu ülkelerine gidemeyen, gidince halkların ayaklanıp da "Def edin şu Siyonist uşağı BOP'çuyu ülkemizden" tarzında protestolar yapmasına sebep olan Yusuf el Karadavi, CIA+MOSSAD güdümlü BOP'çu Erdoğan'ı paklamaya çalışırken...


Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Dikkat!
 Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

20 Haziran 2017 Salı

Cübbelilerden, Cübbeli Ahmet Hoca'ya: 'Yahu sen nasıl tescilli bir yalancısın arkadaş' | Mehmet Fahri Sertkaya yazdı...


İyice giriyorlar birbirlerine...


Binbir parçaya ayrılmış durumda olan bozuk tarikat İsmailağa'nın, Masum Bayraktar (Fatih Medreseleri) kolu, özellikle son dönemde köşeye sıkışıp durdukça sayısız kere yalan söylediği ve iftira attığı ispat edilebilen Cübbeli Ahmet Hoca denilen şahıstan bile daha bozuk.


Bunca yıldır anlattığımız türlü türlü rezilliği var bu Cübbeli'nin ama bu Masum Bayraktar kliği ve de bu kliğin mensubu bu ekranda gördüğünüz Recep Konuk, anlattığımız bu hakikatleri samimiyetle ele alıp gür sesle anlatmak yerine, Cübbeli'nin avukatının babasının FETÖ'cü olduğundan dem vuruyorlar. Ve Recep Konuk bunu "Bomba etkisi yapacak açıklamalar" olarak tanımlıyor. O da net değil, elinde sadece, avukatın babasının telefonundan Bylock çıktığı bilgisi var. Başka bir şey bilmiyorlar. Avukat hakkında da bir şey bilmiyorlar. Zaten hukuk da bilmiyorlar. Zaten İslam alimi, hatta mutasavvıf alimler olarak görünmeye çabalıyorlar ama doğru düzgün ilim, irfan sahibi değiller ve hak, hukuk da umurlarında değil. Bylock çıkması ile kimse terörist ilan edilemez. İdari kadrosu ihanete varmış bir İslam cemaatine tabi olan herkes, toptan terörist, FETÖ'cü de ilan edilemez. Birileri siyasi geleceğini kurtarmak ve vatana ihanete kadar varan somut binlerce suçlarından dolayı yargılanmamak için hukukun ırzına geçmeye teşebbüs etmiş olabilir ve halkın ciddi bir kısmı bile bu hususta kandırılmış, aldatılmış olabilir ama alim/hoca sıfatı ile meydana çıkan kişi de bunlara tepkisiz kalır, bu oyunlara kendi menfaatleri gereği alet olursa, aynı taktiklerle hasım gördüklerini harcamanın vesilesi yaparsa, söz hiç uzatılmadan kendisine "Hadi oradan lüzumsuz herif. Hiç mi mürekkep yalamadın ya da hiç mi Allah inancın ve Allah'tan korkun yok?" denilir. Bir kimse, FETÖ denilen ve üst kademesi gerçekten vahim suçlara bulaşmış olan bu cemaate, gerçekten mensup olsa bile ve cemaat içinde yoğun olarak kullanılan ama uygulama mağazasında herkese açık olarak indirilebilen ve isteyen herkes tarafından kolayca kullanılabilen yazılımı da kullansa, bu yazılım üzerindeki yazışmalarında somut şekilde terör suçu unsuru bulunamadıktan sonra ve adaletle yargılanıp bu durumu ispatlanamadıktan sonra, terörist ilan edilemez. Eden kişi ile dünyada ya da olmadı ahirette hesaplaşmak zorunda kalır ki iftiranın ne büyük bir günah olduğunu, geçen sefer ki videolarında, iftirayı adet edinmiş Cübbeli'ye cevaben kısaca izah etmişlerdi.


Akademi'de anlattıklarımızı anlatsalar "Bomba etkisi yapacak açıklamalar'' dediği şeye kıyasla "Atom bombası" sayılır, ispatları ile gözler önüne serdiğimiz o mevzular, o sarsıcı gerçekler... Cübbeli'yi daha kısa sürede gerçek yüzü ile tanıtmalarına da vesile olur ama bununla birlikte beraberce mensup oldukları yollarının, İsmailağa'nın, baştan ayağı bozuk olduğunu da anlatmış olurlar. Geçelim 20 yıldır akıl sağlığı yerinde olmayan Mahmud efendiyi, Ali Haydar efendide bile bir hüner olmadığını da ister istemez anlatmış olurlar. Mevzu da hemen kapanır ve bu tartışmalar bilter ama bu şekilde kendi topuklarına sıkmış olurlar. Bu şahıslar, görünmek istedikleri kalıbın adamı olsalar, o bozuk yolda bir dakika daha durmazlar.

Bu Masum Bayraktar grubunun önceki videolarında da Cübbeli'nin üzerinde bulunan huylar, tavırlar, samimiyetsizlik, aynı derecede hakimdi. Şimdi bu videolarında da görülüyor. Yok birbirlerinden farkları.

Bu Recep Konuk'un, 'efendi hazretleri' dediği, mürşid hatta müceddid olduğunu iddia ettiği ama bir cami imamından ya da çok çok bir müftüden başka bir şey olmayan Mahmud efendiyi, birileri zehirlemişse, iddia ettiği gibi zehirleyenin kimliği de belli ise, hanımı bile "Eşimi zehirlediler" diyorsa, neden savcılara basın yolu ile suç duyurusunda bulunuyor?

Mahmud efendi "Beni zehirlediler" deyip davacı olsun? Adam koca müceddid ve cemaatin başında. Bunca şeyin hakkından geliyor da şu kadarcık mevzuya mı takılıyor? Yok eğer zehir derken akıl sağlığını alacak bir şeyden bahsediyorsa ve Mahmud efendi akıl sağlığı alınmış bir halde ise hanımı davacı/şikayetçi olsun? Hiç olmadı, hukuk yoluna enteresan şekilde gidemiyorlarsa, Mahmud efendi "Ben bu şahısların arasında kalmak istemiyorum" deyip alsın başını çıksın kendi hanesine, başka bir haneye?

Ya da konuşan bu şahıs, Recep Konuk çıksın kendisi şikayetçi olsun? Zaten zehirlediğini iddia ettiği kişinin ismini de verdi. Bu andan itibaren ya ispat da eder, ya da kendisi de, tıpkı saldırıp durduğu Cübbeli gibi müfterinin teki olarak ortada kalır. Muhatabını yalancılık ve müfterilik ile suçlayan bu şahıs, yoksa elinde somut ispat olmadan mı alemin önüne çıkıp isim vererek böyle çok ağır suçlamalarda bulunuyor? İsim vererek suçlayabilecek kadar elinde somut delil varsa, ne duruyor ve sözü, mücedeleyi böyle gereksiz yere uzatıyor, neden basın yolu ile suç duyurusunda bulunuyor? Gitsin hiç olmadı kendisi suç duyurusunda bulunsun? Bunca Müslümanla dalga mı geçiyor bunlar?

Bu ne rezilliktir böyle... Tencere dibin kara, seninki benden kara... Adları gibi biliyorlar Mahmud efendinin 20 senedir kendini bile tanımadığını, birkaç saat öncesini hatırlamadığını, akıl sağlığının yerinde olmadığını, Prof. Dr. Sefa Saygılı dahil çok sayıda psikiyatra götürüldüğünü ama şifa bulunamadığını, yetmezmiş gibi sihir/büyü tesiri ile de ailecek acınacak hallere düşürüldüğü, üfürükçülere bile koşulup çare arandığını... Biz bunları yıllar önce ispatları ile gözler önüne serdik, bütün Türkiye'ye duyurduk ve dürüst karakterli herkes için mevzuyu orada bitirdik, kapattık. Ve adları gibi biliyorlar, bütün bunlara rağmen ismi üzerinden tartışıp atışıp durdukları Mahmud efendinin, mürşid, müceddid hatta veli ve hatta istikamette bir zat bile olmadığını ama dinimizi ve böyle tasavvufi kavramları/makamları siyasetlerine, menfaatlerine alet ediyorlar. Çok çok kuvvetli nifak alametleri bunlar. Zaten merhum büyüğümüz Arif Ahmet Denizolgun, Cübbeli hakkında, herkesin işiteceği şekilde açıkça "münafık" derdi.

Şu Recep Konuk şu videoda, şu kadar kısa sürede, topkı münafık denilen Cübbeli'nin sık sık yaptığı gibi, farkına varamadan aslında kendi cürümlerini sıralıyor. Kendinin ne olduğunu aleme ilan ediyor ama umurunda da değil, birkaç dakikalık şu videoda kendisi ile nasıl tezatlar sergilediğini kavrayacak kadar sükunete, zekaya, seviyeye ve en önemlisi samimiyete de sahip değil. Anca ekranlara oynuyor. Cübbeli'yi eline düşürüp "Başkomutan" çektiren ve FETÖ ile bütün suçları uzuuunn yıllar boyu beraberce işleyen AKPKK'ye, diğer videolarında yıkama yağlama yapacak ve bunu din adamı görünümü ile yapacak kadar samimiyetsizler.

akademi dergisi, bylock, cübbeli ahmet hoca, doç dr. sefa saygılı, FETÖ, ismailağa cemaati, mahmud ustaosmanoğlu, masum bayraktar, recep konuk, sahte mürşidler, Mehmet Fahri Sertkaya,

İsmailağa'nın kan kaybettiğini söylüyor. Doğru.. Lakin bu yeni bir şey değil. Son yıllarda hızla eriyorlar. Çünkü altı seneden fazladır bu bozuk yolun dibini oyuyoruz büyük bir gayretle ve örnek bir duruşla ve bütün Türkiye'ye her şeyi çoktan anlattık. Her yönden ele aldık, 'Sizin dininiz, sizin sonsuz saadetiniz üzerinden işte bunları yapıyolar, işte sizi böyle sömürüyorlar. İşte müceddid dedikleri adamın hali. İşte müceddid ilan ettikleri sempozyumdaki sahtekarlıklar. İşte en büyük hocaları bilinen şahısların dip seviyesi, ilimsizlikleri, akıllara zarar fetvaları v.s." dedik anlattık. Bir kişi bile karşımıza çıkamadı. Ana kolanları bile iyice sarsılmaya başlayınca, o cübbeli denilen müfteri, yalancı ve fitneci şahıs, son derece dip bir seviye ile sözde buna mani olmaya kalktı, attı tuttu, kattı katıştırdı. Ortada altı koca sene boyunca, bunca meseleden herhangi birinde bile, yapabildiği bir dakikalık bir reddiye bile olmadığı halde, bir de 'Ben reddiyelerimde haklıyım' diyebildi. Alacağı karşılığı aldı, dik duruşu da gördü, hesapları da şaştı, kuru gürültünün arasında bu mücadelemize mani olabileceği zannı tutmadı, birkaç günde tükürdüğünü de yaladı. Hala merkezimizin bize dava açtığı iftirasının arkasına delil getirecek ve sözde açılmış davanın takip numarasını verecek. Ve daha neler, neler.. Bunlar herkesin bildiği meseleler. Ve o günden bu güne İsmailağa'nın kan kaybedişi çok çok hızlandı. İyice dibe vurdu. Hatta bunun ardından, bu bozuk İsmailağa'nın bazı sözde hocaları ile çirkin münasebetleri bulunan sözde üstad Kadir Mısıroğlu bile Akademi'nin tokadını yedi. O da susup kaldı. Videolarımızı kaldırtmaya çabalamaktan başka hiçbir şey yapamıyor. Her geçen gün büyük bir hızla kan kaybediyor.

Bu Masum Bayraktar grubu araya hiç girmese de İsmailağa denilen bozuk yol yıkılacak. Bunlar hedeflerine ulaşıp bu bozuk tarikatın başına geçseler de bu bozuk tarikat yıkılacak. İslamcılık akımı yıkılacak. Herkes biliyor ki dini dünya menfaat ve siyasetine alet eden islamcılık akımının bile köküne kibrit suyunu döktük ve büyük bir hızla kurumaya başladı. Hepsi de boşa kürek çekiyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

 Dikkat!  Gerçek sahibinin CIA olduğu ispat edilmiş olan Facebook ve benzeri Amerikan menşeli sosyal ağlar bizi uzun yıllardır sansürlüyor. Bu yayını paylaşıp, söz konusu sosyal ağlar üzerinde yaymayı, duyurmayı başaramayacaksınız. Ayrıca bu sosyal ağlardaki sayfalarımıza takipçi olduğunuzda, paylaştıklarımızın çoğunu göremeyeceksiniz. Bu, son sekiz senedir bu şekilde. Bu nedenle bizi, Akademi Dergisi'ni ve Mehmet Fahri Sertkaya'yı, farklı konudaki yüzlerce sitelerimizin bütün yayınlarını Telegram kanalımızdan takip etmenizi tavsiye ederiz: www.t.me/AkademiDergisi 

(Takipçiler birbirinin isim ve telefon numaralarını bile göremez. Çok güvenli ve huzurlu bir ortamdır.)

9 Mayıs 2017 Salı

Halid-i Bağdadi, mürşid-i kamil değildi. Müceddid, hiç değildi | Silsilesi bozuk tarikatlar | İsmailağa | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, halid-i bağdadi, ismailağa cemaati, müceddid, cübbeli ahmet hoca, silsile-i saadat, Süleyman Hilmi Tunahan, abdullah-ı dehlevi,

Halid-i Bağdadi, mürşid-i kamil değildi.

Müceddid, hiç değildi...

O devrin müceddidi, Silsile-i aliyyenin sıralamada yirmi sekizincisi olan, Hindistan'da yaşayan, 1745'te dünyaya gelen, 1824'te alemi değişen Abdullah-ı Dehlevi (k.s.)dir.

Abdullah-ı Dehlevi'den önceki müceddid, Mazhar-ı Can-ı Canan hazretleridir. Gerçek adı Şemseddin Habibullah'tır.

Abdullah-ı Dehlevi'den sonraki müceddid, Selahaddin ibn-i Mevlana Siracüddin (k.s.)'dir. Buhara'lıdır. Şeyh Mazhar İşan Can-ı Canan (k.s.) Hazretlerinin en büyük halifesidir. Altun Silsile'nin dokuzuncu büyük rütbesi ve sıralamada otuz ikinci halkasıdır.

Her devirde müceddidler, Nakşibendi tarikatının Müceddidiye/Müceddidler kolundan çıkmıştır. Nakşibendi tarikatının Müceddidler kolunun 33. ve son halkası da Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.)'dır.

Bir kimsenin, bu kolun gerçek müceddidlerinin haricinde, bir devirde başka birinin müceddid olduğunu iddia etmesi, ya bu hususlardaki cahilliğindendir, ya da art niyetindendir. 

Yıllardır bu husustaki ikazlarımızı görüp, çaresiz kalıp karşılık veremeyen, 5-6 sene sonra iyice sıkışınca bu yayınlarımızı diline dolayıp, din düşmanlarına, tasavvuf düşmanlarına saldırır gibi Akademi Dergisi'ne saldıran cübbesi çıkasıca lüzumsuz herif, ortalığı darmadağın etmiş, herkesi birbirine katmıştı. Sonra Akademi'nin ve Süleymanlılar cemaatinin dik duruşunu görünce de, yaptığı terbiyesizlikleri sağlam geri vitese takarak telafi etmek istemiş ve kısa süre sonra bir videolu sohbetinde bu hakikati, nihayet kabullenmek zorunda kalmış ama art niyetine devam ederek "Evet öyle, müceddidler bu koldan çıkarlar ama Hindistan'da da müceddidler var, şurada, burada da var" diyerek yine kendisine yakışanı yapıp, kabullenmeye bir kez daha mecbur kaldığı bu hususu hiç değilse sulandırmıştı. Müceddidiye kolu tektir ve izah ettiğimiz koldur ve Halid-i Bağdadi zamanında bu kolun halkası yani müceddidi, Abdullah-ı Dehlevi (k.s.)dir. 

Biz yıllardır çok açıkça söylüyoruz: 

➥ Silsilesinde Halid-i Bağdadi, bir mürşid ya da müceddid olarak geçen bütün yollar, bozuk, nursuz, icazetsiz yollardır. İsmailağa bozuk bir yoldur. İhlasçıların yolu bozuk, nursuz, icazetsiz bir yoldur. Diğerleri de hep böyledir. Bu, hakikatin ifadesidir. Hiç kimsenin büyüğüne, yoluna sövmek ya da karalamak değildir. Bir yol bozuksa, bozuktur. Bunu medenice izah ve ispat etmek, Müslümanları ikaz etmek herkesin hakkıdır. Bunu yapmak, fitne çıkartmak hiç değildir. Asıl fitne, nuru çoktan kesilmiş, icazeti çoktan bitmiş bozuk yolların hala hak olduğunu iddia etmek ve İmam-ı Rabbani (k.s.)nin "Kutta-i tarik/tarikat eşkıyası' dediği yol kesiciliği yapmak, insanları hak yoldan, hakiki mürşid ve müceddidlerden ayrı düşürmektir.

Her şeye rağmen kendilerinin hak kol olduğunu, mürşidlerinin hak mürşid olduğunu iddia edenlerin halleri de meydandadır. Bunların en önde gelenlerinden İsmailağa'nın bile hali meydandadır. Sözde mürşid Ali Haydar Efendi, Kamalistlerin zulmünden korkup 25 sene evinden dışarı çıkamamış, yakınlarının çocuklarına bile İslami ilimleri öğretmemiştir. Kendi memleketinde Müslümanların ne halde olduklarını, kendi memleketinde kafirlerin ne oyunlar yaptıklarını bile bilmemiştir. Nerede kaldı ki başka ülkelerin Müslümanlarına da mürşidlik yapsın... Onun yerine geçen sözde mürşid hatta sözde müceddid Mahmud Efendi 1998'den beri akıl hastasıdır ve bu da ispat edilmiş bir gerçektir. Bu şahsı ellerinde oynatıp müceddid ilan eden cübbeleri çıkasıca lüzumsuz herifler, tamamen sahtekarlıkla bir sözde sempozyum yapmışlardır. 

Diğerlerinin de bunlardan farkı yoktur. Akademi Dergisi'nde bunları müşahhas/somut delilleri ile 8 yıldır anlatıyoruz.

4 Mayıs 2017 Perşembe

İsmailağa Cemaati'nde kavga bitmiyor | Akademi Dergisi

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, cübbeli ahmet hoca, ismailağa cemaati, kıyamder, fatih medreseleri, recep konuk, mahmud efendi - mahmud ustaosmanoğlu,


İsmailağa Cemaati’ne mensup Fatih Medreseleri ve Kıyam-Der’in Mekke’deki çatışması, Cemaat içindeki ayrışmayı tekrar gündeme getirdi...

İsmailağa Cemaati’ne mensup Fatih Medreseleri ve Kıyam-Der’in Mekke’deki çatışması, Cemaat içindeki ayrışmayı tekrar gündeme getirdi.

Fatih Medreseleri sosyal medya hesabından “İsmailağa Derneği Başkanı Recep Konuk'dan Kabe’deki saldırı ile alakalı açıklaması” başlığıyla bir video paylaştı. Videoda Recep Konuk, “Cübbeli Ahmet Hoca” olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’ye ve İsmailağa Vakfı’na çok sert ifadelerle yüklendi.

KABE’DEKİ CEMAAT ÇATIŞMASINDA NELER OLMUŞTU?

İsmailağa Cemaati’ne bağlı iki farklı grup Mekke’de 25 Nisan akşamı birbirine girmişti. Umre yapmak üzere Mekke'ye giden Fatih Medreseleri üyeleri ile Kıyam-Der’in Kabe’ye bir km uzaklıktaki otel önündeki kavgasında 8 kişi yaralanmıştı. Bu kavga üzerine Fatih Medreseleri ve Kıyam-Der yaptıkları açıklamalarla birbirlerini suçladılar. Fatih Medreseleri yaptığı ilk açıklamada, Emre Altınkum önderliğindeki Kıyam-Der üyelerinin kendilerine saldırdığını iddia etmişti. Kıyam-Der ise, saldırıdan Masum Bayraktar’ı sorumlu tutarak, Fatih Medreseleri’ne itibar edilmemesi gerektiği ifade etmişti.

2 Mayıs’ta İsmailağa Camii İlim Ve Hizmet Vakfı sitesinde yapılan açıklamada da Fatih Medreseleri ile İsmailağa Cemaati’nin ilişkisinin kesildiği ifade edilerek Kıyam-Der’e sahip çıkıldı. Açıklamada, Fatih Medreseleri ve Masum Bayraktar’a ilişkin çok ağır ifadeler dikkat çekti. 

İsmailağa Camii İlim Ve Hizmet Vakfı’nın resmi internet sitesinde yapılan açıklama şöyle:

RECEP KONUK’TAN CÜBBELİ AHMET’E: “YAHU SEN KİMSİN?”

Cübbeli Ahmet Hoca’nın Kabe’deki çatışmayı sanki oradaymış gibi anlattığını ifade eden Recep Konuk, Cübbeli’nin ağır ithamlarda bulunduğunu ifade etti. Masum Bayraktar’ın İsmailağa Cemaati’nin uzaklaştırıldığı şeklindeki ifadelere sert çıkan Recep Konuk, Cübbeli Ahmet Hoca ve İsmailağa Vakfı’na şu ifadelerle yüklendi:

➥ “Yahu sen kimsin? Sen bu Cemaatin uzaklaştırma veya yakınlaştırma mercisi misin? Yine İsmailağa Vakfı’na sesleniyorum. Siz efendi hazretleri yerine (Mahmut Usta Osmanoğlu’nu kastediyor) nasıl karar verirsiniz? Nasıl ithamlarda bulunursunuz? Cübbeli Ahmet Hoca, efendi hazretlerimiz buyuruyor; ‘Her mahalleye bir kız bir erkek medresesi açın’ Biz oyuz. İsmailağa İlim Hizmet ve Yaşatma Derneği Başkanı olarak söylüyorum. Bizim medreselerimiz var. Benim bir tek medresemde 86 talebe var Cübbeli Hoca. Senin hangi medresende kaç taleben var açıkla. Sen efendi hazretlerini temsil edemezsin. Efendi hazretleri adına açıklama yapamazsın. Ben yaparım. Çünkü efendi hazretlerinin yolundan geliyoruz. Yüzlerce medresemiz var. Yüzlerce hocamız, binlerce öğrencimiz var.”

KIYAM-DER İSMİ BIÇAKLI SALDIRI OLAYINDA DA GÜNDEME GELMİŞTİ

İsmailağa Cemaati lideri Mahmud Ustaosmanoğlu’nun yakınındaki isim ve Marifet Derneği Yönetim kurulu üyesi Şefik Kocaman'ın Fatih Çarşamba’da bıçaklı saldırıya uğraması sonrasında da Kıyam-Der ismi gündeme gelmişti. Saldırı sonrasında Marifet Derneği yaptığı açıklamada, saldırganın Kıyam-Der üyesi olduğunu ve derneğin Cübbeli Ahmet Hoca’ya yakın durduğunu öne sürmüştü. İsmailağa Vakfı ve Cübbeli Ahmet Hoca’nın Fatih Medreseleri’ni eleştirirken Kıyam-Der’e ilişkin sert sözler söylemekten çekinilmesi dikkat çekti.

2 Mayıs 2017 Salı

İsmailağa'dan Mekke açıklaması: Kavganın sebebi 'Masum Bayraktar' taraftarlarıdır. | Akademi Dergisi

akademi dergisi, mehmet fahri sertkaya, ismailağa cemaati, ismailağa camii, fatih medreseleri, fitne, masum bayraktar, mekke, cemaat, kıyamder,


İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı, Mekke'de yaşanan kavganın, cemaatle ilişiği kesilen ancak 'Fatih Medreseleri' ve 'Masum Bayraktar' adıyla faaliyetlerine devam edenlerin kışkırtması ve saldırısı sonucunda yaşandığını belirtti.

Kamuoyunda İsmailağa Cemaati adıyla bilinen İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı, Mekke'de yaşanan kavgayla ilgili açıklama yaptı.

Açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi: 

➥ "Cemaatimize yakınlıkları ve manevi bağlılıklarıyla bilinen Kıyam-Der mensuplarına karşı, 'Masum Bayraktar' taraftarlarının kışkırtması, tacizi ve taarruzlarıyla yaşanan arbedenin, camiamız ve cemaatimizle hiçbir münasebeti olmadığı gibi camiamızın itibarına ve hükmi şahsiyetine zarar verici olduğu ve duyarlı insanlarımızda endişeye yol açtığı açıktır.

Kıyafetleri ve ifade tarzları ile zihinlerde İsmailağa Cemaati'ni temsil ve ilzam edici oldukları düşüncesi ve hissiyatını uyandırmaya çalışanların sebep oldukları fitne ve fesadın en tehlikelisi şüphesiz ki; bugünlerde cemaat muhalifliğini bu yanlış örnekler üzerinden bütün cemaatlere teşmil etmek isteyen kötü niyetli istismarcılara aradıkları fırsatları cömertçe sunmuş olmalarıdır. Bu ancak taammüden yapılacak kadar vebali ödenemeyecek vahim bir hatadır. Cenab-ı Mevla'dan bütün mü'minlere feraset ve basiret niyaz ediyor ve bu açıklamayı zaruri gördüğümüzü ifade etmek istiyoruz."

Açıklamada ayrıca, ısrarla sürdürdükleri fitne, fesat ve istismar faaliyetleri dolayısıyla cemaatle ilişiği kesilen ancak 'Fatih Medreseleri' ve 'Masum Bayraktar' adıyla faaliyetlerine devam edenlerin pek çok kez İsmailağa Cemaati'nin merkezi iradesi, faaliyetleri, ruhu ve manası ile hiçbir münasebetlerinin bulunmadığına dair kamuoyuna açıklamalar yapıldığı, bu konudaki hukuki takiplerin de devam ettiği bildirildi.

28 Nisan 2017 Cuma

Bozuk tarikat İsmailağa bildiğiniz gibi: Yine taraflar birbirine girdi

masum bayraktar, fatih medreseleri, kıyam-der, umre, ismailağa cemaati, cemaat, tarikat, mekke, kabe, facebook, karagümrük, hak tarikat mi, mahmud efendi,



Son dönemde bitmek bilmeyen iç çatışmalar, çekişmeler ve skandal fetvalar ile sık sık gündeme gelen bozuk/nursuz tarikat İsmailağa'ya bağlı iki grubun Umre için gittikleri Mekke'de kavga ettikleri, çok sayıda kişinin yaralandığı ortaya çıktı.


İcazetsiz, silsilesiz ve bozuk bir tarikat olan ve son dönemde iyice parçalanıp farklı gruplara ayrılan İsmailağa cemaatinden Kıyam-Der ve Fatih Medreselerine bağlı iki farklı grubun Umre için gittikleri Mekke'de kavga ettikleri ortaya çıktı. Kavganın 25 Nisan akşamı, Kabe’ye bir km uzaklıktaki otel önünde gerçekleştiği belirtiliyor. Sözlü sataşmayla başlayan kavga nedeniyle çok sayıda kişinin yaralandığı, yaralıların hastaneye kaldırıldıkları açıklandı.






BİRBİRLERİNİ SUÇLADILAR

Yaşanan kavga sonrası iki grup sosyal medya ve resmi internet sitelerinden hastane fotoğrafları yayınlarken, yaptıkları açıklamalarda birbirlerini suçladılar.

KIYAM-DER'İN AÇIKLAMASI

Kıyamder'in Facebook sayfasından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Kutsal topraklarda dahi fitne ateşini körüklemekten geri durmayan Masum Bayraktar ve müntesipleri kirli hesapları uğruna kendilerinden beklendiği gibi hiç bir zaman tasvip etmediğimiz görüntüler oluşmasına sebebiyet vermişlerdir. Masum Bayraktar ve müntesiplerinin genelde camiamız, özelde derneğimiz ile ilgili yaptıkları yayın ve algı operasyonlarına itibar edilmemesi gerektiğini kamuoyuna arz ederiz.

FATİH MEDRESELERİNİN AÇIKLAMASI

Kavganın diğer tarafı Fatih Medreseleri'nden yapılan açıklamada ise diğer grup için 'Karagümrük Çetesi' ifadesi kullanıldı, "Fatih Medreseleri genel Başkanı Masum Bayraktar Hoca Efendi, Umre vazifesini ifa etmek için kalabalık bir kafile ile kutsal topraklara gitti. Her şey çok mükemmel geçiyordu. İslam ahlakından zerre nasibi olmayan sözde bir umreci bir grup, dün akşam 21:00 sularında Mekke’deki otel lobisinde Masum Bayraktar Hoca Efendiye ve kafilesine hunharca saldırdı" denildi.

''BİZİ ÖLDÜRECEKLER''

Kavganın tarafı Fatih Medreseleri'nden yayılan aşağıdaki videoda Cumhurbaşka'nına seslenildi ve "Biz daha önce de bildirdik. Bunlar terör yuvası. Bir süre daha bunlara müdahale edilmezse bizi öldürecekler. Bu defa cenaze çıkacak'' denildi.



CEMAAT BU HALDE, SÖZDE MÜCEDDİDİ GÖREN, DUYAN YOK

Sözde, cemaatin başında bir mürşid, hatta müceddid var. Sözde, şu kadar, bu kadar tasarrufu ve kerameti var ama senelerdir cemaati rezil bir halde olduğu halde, parçalanma, bölünme, çekişme artarak devam ettiği halde, bir sözlü ya da yazılı görüş/karar beyan ettiğini, bunca rahatsız edici ve Müslümanlara da leke düşürücü çirkinliklere müdahale ettiğini gören yok. Samimi Ehl-i Sünnet Müslümanların, gerçekten tarikat yolundaki Müslümanların, bu sözde tarikatın gerçek yüzünü kabullenmeleri için daha ne görmeleri gerekiyor, anlayamıyoruz, yorumlayamıyoruz... 

KIYAMDER, CÜBBELİ AHMET HOCAYA YAKIN BİLİNİYOR

Sözde tarikat İsmailağa'nın, 20 yıldır psikiyatrlara götürülen sözde mürşidi hatta sözde müceddidi Mahmud Efendinin yakınındaki isim ve aynı zamanda Marifet Derneği'nin Yönetim kurulu üyesi de olan Şefik Kocaman'ın, Fatih Çarşamba’da bıçaklı saldırıya uğraması sonrasında da KIYAMDER ismi konuşulmuştu. O süreçte Marifet Derneği ile Cübbeli Ahmet arasında şiddetli ve karşılıklı atışmalar yaşanıyordu. O hadise sonrasında Marifet Derneği yaptığı açıklamada, saldırganın KIYAMDER üyesi olduğunu ve derneğin Cübbeli Ahmet Hoca ismi ile anılan Ahmet Mahmud Ünlü'ye yakın durduğunu iddia etmişti. O hadiseden önce de bu bozuk tarikatın mensupları arasında benzeri hadiseler yaşanmıştı. Bir seferinde sokak ortasında birbirlerine silah çektikleri dahi olmuştu ve bu rezil halleri de maalesef basına yansımış ve Ehl-i Sünnet ve ehl-i tarik Müslümanlara leke düşürmüştü.

(Mehmet Fahri Sertkaya)

25 Mart 2017 Cumartesi

Hak tarikat zan edilen İsmailağa'ya bağlı bir üfürükçüye yıllar sonra nihayet operasyon yapıldı | Akademi Dergisi


Kartal'da çocuğu olmayan kadınlara muska yazdığı ve cin çıkarma vaadiyle dolandırdığı öne sürülen sahte hoca yakalandı. Sahte hocanın evine yoğunluktan dolayı "sıramatik" koyduğu belirlendi.

Evin duvarına asılan "Bakım ücreti 30 lira", "Muska ücretimiz 300 lira, Pazarlık yapılmaz" yazıları dikkat çekti. Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerine Esentepe Mahallesi'nde bulunan bir evdeki hocanın çocuğu olmayan kadınlara tedavi vaadiyle muska yazdığı ve cin çıkartacağını söyleyerek dolandırdığı yönünde bir ihbar geldi.


Sivil polisler ihbarı değerlendirip eve giderek inceleme yaptı. Daha sonra polis ekipleri eve operasyon düzenleyerek Salih G. isimli sahte hoca ve sahte hocaya yardım eden T.G., İ.G. ve A.C.G.'yi de gözaltına aldı. Ekipler evde yaptığı aramalarda muska yazmak için kullanılan çok sayıda kağıt, arapça yazılar bulunan kağıtlar ve 6 bin 300 lira ele geçirildi.

Polis ekipleri Salih G. isimli sahte hocanın yaşanan yoğunluk sebebiyle gelenlere sıramatik ile numara verdiği, sırası gelenlerin içeriye alınarak işleme başlandığı belirledi. Ekiplerin evde yaptığı aramalarda duvarlarda 'bakım ücreti 30 lira', 'Muska ücretimiz 300 lira pazarlık yapmayın' şeklinde yazılar olması dikkat çekti.


İsmailağa referandumda gerçekten de EVET dedi mi? Marifet grubu neden sessiz? | Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

mahmud efendi, ismailağa cemaati, mehmet fahri sertkaya, akademi dergisi, referandum, seçim, cübbeli ahmet hoca, marifet derneği, ak parti, Recep Tayyip Erdoğan,


''İsmailağa cemaati de referandum kararını açıkladı. EVET dedi'' başlıkları ile haberler yapıldı ama bu haberler gerçek mi? Gerçekten de İsmailağa cemaati EVET mi dedi?

Bildiğiniz gibi İsmailağa cemaati parça parça olmuş bir cemaat. En önde gelen parçası Marifet Derneği grubu... Mahmud Efendi de bu grubun yanında kalıyor. Mahmud Efendi'nin referanduma dair görüşünün ne olduğunu Akademi Dergisi olarak Marifet Derneği'nin resmi Facebook sayfası üzerinden, yazılı olarak sorduk ve emin olduğumuz gerçeği, teyit etmiş olduk. Mahmud Efendi ''EVET'' de demedi, kimse Mahmud Efendi'den görüş de almadı ve dolayısı ile İsmailağa cemaati EVET de demedi... Öyle ise neler oluyor, kim EVET dedi?


Marifet Derneği'nin yazılı cevabını büyük görmek için resmin üzerine tıklayın!

Aslında Mahmud Efendi ya da İsmailağa tarikatı değil, AKPKK suç, terör ve ihanet örgütü tarafından şantajla ve gizli anlaşmalarla konuşturulan/oynatılan, her meselede sıkışınca rüzgar gülü misali yön/karar değiştirip duran Cübbeli Ahmet Hoca nam kişi ve etrafı EVET dedi. Zaten onların, mevcut şartlarda EVET diyecekleri, onlara EVET dedirtileceği, neler döndüğünü bilen herkes için kesindi. 



Dikkat edin, bu sefer, İsmailağa mevzu olduğunda, İsmailağa içinde öne çıkan iki farklı grubun olduğunu bilip hep buna göre haberler ve yorumlar yapan bazı haber kuruluşları bile bu gerçeği görmezden geldi ve "İsmailağa da EVET dedi'' başlıklı haberler yaptı. Hatta bunların köşe yazarları bile bu kadar göz önündeki gerçeği görmezden gelip, kamuoyunu kasten yanlış yönlendiren köşe yazıları yazdı. Oysa bu tecrübeli haberciler/yazarlar, menfaatlerine uyuyor olsaydı, herkesten önce "İsmailağa gerçekten de EVET dedi mi? Marifet grubu neden sessiz?'' başlıklı haberler/yorumlar yaparlardı.



Bunların arasından, çoğunlukla solcu/ulusalcı ve Alevi mezhepçisi olan ve ''Tayyip Erdoğan'ı elimize düşürdük. Bütün cemaatleri ve tarikatları bitireceğiz" mealinde defalarca konuşan Doğu Perinçek'in etrafında toplaşan bu kadrolar da, aslında EVET oyları istiyorlar. Ergenekon'dan, Balyoz'dan tahliye edilenlerin, 15 Temmuz darbe tiyatrosunda AKPKK ile el ele, kol kola olanların, ciddi bir kısmı da EVET çıksın istiyor ama siyaset sahnesindeki bu ciddi kırılmaları tabanlarına, takipçilerine anlatamayacakları için taktik oynuyorlar. Hala, kurgu olduğu bin türlü ispat edilmiş bu sözde darbeyi bile gereğince deşifre etmiyorlar. Çünkü FETÖ bahanesi ile sadece F tipi cemaat mensupları değil, devlet kurumlarından bütün Müslümanlar temizleniyor/temizlenecek. Büyük büyük planlar var. Bu hususlara dair yazdığım ve büyük tesir oluşturmuş onlarca yazım var ve detaylar için bunlara bakılabilir. 



Uzatmadan şu yazılabilir ki, kalbinde gerçekten iman, Allah korkusu, hesap ve azap korkusu olan hiçbir Müslüman, mevcut şartlarda EVET diyemez. Süleymancılar da EVET demedi, demeyecek. Daha pek çok camia, cemaat veya kanaat önderi de EVET demedi, baskılara rağmen demiyorlar. 

Ortada EVET denilebilecek bir düzenleme yok. Değil Allah korkusu olan bir mü'min, hala dürüst karakterli kalabilmiş, asgari ahlak kriterlerini olsun koruyabilmiş bir gayri müslim bile şu düzenlemeye ve şu ekibe EVET diyemez. 

Bir İslam devletinin fetva makamı olsa da sorulsaydı, bütün bilgilendirmelere, izahlara, ispatlara ve ikazlara rağmen EVET diyenlerin, bu kadroyu başta tutmak isteyenlerin, hatta bu kadroya akıl almaz yetkiler vermek isteyenlerin Müslüman sayılamayacaklarına rahatça fetva verirdi. 

Müslümanın vurgunla, soygunla, peşkeşle, dağlar kadar zulümle, haksızlıkla, yalanla, ihanetle, devlet gücü kullanılarak yapılan terör saldırıları ile, açılım ile saçılım ile, çözüm denilen çözülmeler, vatan bölmeler ile, BOP ile, Büyük İsrail ile, Haçlı seferlerine destek olmakla, domuz eti ile, ibnelik ile, zinanın hatta evlilerin zinasının serbest kalması ile, misyonerlik ile, memlekette cemaati olmayan kiliselerin bile Müslüman milletin vergileri ile milyon dolar masraflarla tamir edilmesi ile, bakara makara ile, ihale fesatçılığı ile, Amerikan casusu danışmanlar ile, yedi kollu Yahudi şamdanlı bir parti ile, Irak tezkeresini geçiremediği için kendi vekillerine ana bacı sövenler ile, Amerikan devlet yetkililerine "samimiyetle sizin olan" yazılı mektup gönderenler ile, Irak'ta milyonla sivili katledenlere, on binlerce Müslüman hanımın namusunu kirletenlere "kahraman" deyip hayır dua edenler ile, mezhebin bile ne olduğunu bilemeyecek kadar ilimsiz olup da millete devlet gücü ile mezhepsizlik dayatmaya kalkanlar ile, memleketi batırıp elektrik faturalarını bile beş katı gönderdikleri halde bir de elektriksiz bırakıp kesintiler yapanlar ile, ekonomi bu halde iken Büyük İsrail için üç milyon bedavacıyı ısrarla besleyenler ve milletimize yük edenler ile, burnumuzun dibindeki adaları Yunanlılara verenler ile, İzmir'i Müslüman bir millete karşı yapılacak Haçlı seferinin merkez üssü yapanlar ile, kendini kurtaramamış iken dünyayı fethetmeye kalkıyormuş görüntüsü verenlerle, sıfırlamacılarla, maddeten ve manen her şeyi sıfırlayanlar ile ve daha böyle vatana, devlete, millete , ümmete ihanetlere kadar bin türlü suçu somut/kesin ve binlerce ayrı delil ile sabit kişiler ile ne işi olabilir?

Haydi tepkisiz kaldı bunca şeye, korktu ki bu bile akıllara zarar bir vebal ve ahirette bu sessizliğinden, tepkisizliğinden sebep canı çok yanar ama nefsine mağlup oldu diyelim, ya bir de nasıl destek olabilir? Bu bir Müslümanın yapabileceği şey değildir. Bütün bunları görmezden gelebilmek ve bir de destek olabilmek imana zıttır. Müslümanı işkencelerde katletseniz bunu yapamaz. Üstelik bunca rezillik ispatlı iken ve bunca rezillik, insanlığın sonsuz saadetinin biricik vesilesi olan İslam dini/şeriatı ve mukaddesat alet edilerek yapılıyor iken, destek olacak öyle mi? Hayır. Böyle yapanlara Allah (c.c.) ve resulü (s.a.v.) lanet etti. 

Bana inanmayın, muteber gerçek alimlere sorun. Kaynakları ile izah ve ispat etsinler. Muteber bildiğiniz kişiler aksi kanaatte iseler, bizimle görüştürün, rest çekiyoruz, canlı yayınlar ayarlayın, bizde mfs'ler çok, her biri ayrı kanallara çıksınlar ve beş on dakika içinde her şeyi, üstad, hoca, alim, şeyh, mürşid bildiğiniz kişiler karşısında somut ispatları ile gözler önü serelim.

Hiç kimsenin İslam dinini alet ederek, bozuk tarikatları, bozuk cemaatleri, sözde hocaları, alimleri kullanarak, bunlardan bazılarını menfaat, bazılarını tehdit ve şantaj ile avucuna düşürerek, sizi aldatmasına, dünyevi ve uhrevi felaketlere sürüklemesine izin vermeyin. Şu aşağıdaki videoları izleyin ve yetmezse bilin ki uzun yıllardır bunlar gibi, farklı farklı rezillikleri ve ağır ceza mahkemelerinde yargılama gerektiren suçları ispat eden onlarca ciddi yayın yaptık, onları da aratıp bulup istifade edebilirsiniz. Bu yayınların hiçbirine, sizlerin üstad, alim bildiğini hiç kimse cevap veremedi.

#MehmetFahriSertkaya | #AkademiDergisi


Şunu izleyin de 'rüzgar gülü' ne demek görün: 
Cübbeli Ahmet Hocanın yalanları, aldatmaları, gerçek ve çirkin yüzü





Cübbeli Ahmet Hoca'nın AK Parti iki yüzlülüğü, gerçek yüzü | Akademi Dergisi







BAŞKOMUTAN'IN ARKA PLANI

Cübbeli Ahmet Hoca neden Erdoğan'a BAŞKOMUTAN çekiyor?
Merak ediyorsanız da şunu izleyin!

''Beni ceza evinden çıkartırsanız, söz veriyorum, bir daha hükumet aleyhinde konuşmayacağım.''






MÜNAFIK DİYORLAR

Süleymancılar neden Cübbeli'ye MÜNAFIK diyorlar,
merak ediyorsanız izleyin






KARANLIK İŞLER

AKPKK'lilerin, Sünni cemaat ve tarikatları bitirme planları,
karanlık adamları, kara paraları, ağır ceza mahkemelerinde yargılama gerektiren işleri






RAHATSIZ EDİCİ GERÇEKLER

İslamcılar, CIA, MOSSAD, İhvan-ı Müslimin, Karadavi, İsmailağa, Erbakan, Erdoğan, Kadir Mısıroğlu | Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi






HORTUMCU ORTAKLIĞI

Cübbeli Ahmet Hoca'nın babası HORTUMCU ortağı mı?

  




ŞAİBELİ DANIŞMANLAR, GÖLGE BAŞBAKANLAR

''Erdoğan'ın danışmanları hep sorunlu ve şaibeli: Danışman Cüneyt Zapsu'nun derin ilişkileri, şaibeli geçmişi, İçimizdeki İsrail, Sabetaycılar, gizli Yahudiler, CIA, MOSSAD ve daha neler neler'' isimli videoyu Dailymotion kanalımızdan izleyin...

 Akademi Dergisi'nden Mehmet Fahri Sertkaya'nın anlatımıyla...



Bunlar da yetmediyse, şu site ve bloglarımızı inceleyin, deniz derya kadar ispat var: 

www.CübbeliAhmetHoca.Kim
www.GercekMahmudEfendi.blogspot.com



DİKKAT! Bu yayını paylaşacaksınız ama  büyük ihtimalle o paylaşımı sizden başka hiç kimse görmeyecek. Bu yayınımızı, Facebook, Instagram, WhatsApp ve benzeri Amerikan/Siyonist menşeli ortamlarda paylaşırsanız, arkadaşlarınıza/takipçilerinize gerçekten gösterildiğinden ve taktik surette sansürlenmediğinizden emin olunuz. Biliniz ki bu sosyal ağların gerçek sahibinin CIA ve MOSSAD olduğu ve Amerikan/Siyonist menfaatleri gereği pek çok ülkede milletleri sansürledikleri, somut deliller ile binlerce kere ispat edilmiştir.

14 Mart 2017 Salı

İsmailağa tarikatı referandumda EVET mi diyecek? Mahmud efendi ne söyledi? | Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, mahmud efendi, ismailağa cemaati, referandum, evet, hayır, Recep Tayyip Erdoğan, sahte mürşidler, müceddid, gerçek yüzü,

İnanmayın bu yalanlara

Mahmud Efendi 1998'den beri akıl hastasıSon senelerde hali iyice kötüleşti ve sabah tanıştığı kişi ile öğleyin bir daha tanışıyor. Birkaç saat öncesini hatırlamıyor. Kim olduğunu, nerede bulunduğunu bile bilmiyor. Az ötelerde bir yerlerde, sokakta bir yerlerde kendi başına bıraksalar, kim olduğunu anlatamaz, evinin yolunu tarif edemez etraftakilere...

İnanmayan, bunların iftira yada hakaret olduğunu düşünenler, gitsin, kendi gözleri ile görsün. Sorsun, cevap beklesin, ne sorup ne cevap aldığına baksın. Neyi ne kadar anlayabildiğine baksın. Bu kadar basit... Biz bu resti senelerdir çekiyoruz. Bir kişi bile çıkıp "Gittim, ne sorduysam anladı, mantıklı ve aklı başında cevaplar verdi" diyemedi. Daha inanmayan prof. dr. Sefa Saygılı'ya sorsunMahmud Efendi'yi ona da götürdüler tedavisi için ama nafile... Dahası da var, bir keresinde aile boyu sıkıntı yaşandı. O vakit akıl sağlığı bu kadar kötü durumda değildi. Hem kendisinde hem de ailesinde ciddi sıkıntı oldu. Cinnet derecesine geldiler. Etrafındaki lüzumsuzlar da "Kastettiler efendiye ve ailesine" diyerek üfürükçülere gittiler. Bir mürşid hatta müceddid düşünün ki bu halde... Oynatmayın sonsuz saadetinizle, alet olmayın böyle planlara, oyunlara...

Her seçim ya da referandum öncesi böyle AK troller de, böyle numaralar yapıyorlar. Cemaatleri, tarikatları, dinimizi, değerlerimizi, tarihimizi, mukaddesatımzı siyasete alet ediyorlar. Lanetlenmiş bir şeyi yapıyorlar. İtibar etmeyin. 

Bir kere Mahmud Efendi sağlıklı olsa, Tayyip'in "Benim şiilik ve sünnilik diye bir dinim yok" ya da "Din ve kültür gibi sun'i bölünmeler" ya da "Dört hak din" şeklindeki konuşmalarını bilir ve Tayyip'e selam bile vermezdi ki nerede kalacak imameti verecek, sarığını, cübbesini verecek? Daha bunu BOPçuluğu var, Büyük İsrail'e hizmet etmek var, Irak'ta Amerikan conilerine kahraman demek hayır dua etmek var, "Faiz bu dünyanın gerçeği" sözü var, ibnelik var, zinanın serbest bırakılması var, evlilerin zinasının, domuz etinin, misyonerliğin bile serbest oluşu var. Ailelerin, yuvaların yıkılışı, çöküşü var. Var oğlu var. Geçin mürşid ya da müceddid olmayı, geçin alim ya da hoca olmayı, en vasıfsız bir mü'min bile bunları görür, bunları bilir ve buna göre davranır. Böyle davranmak zorundadır. İmanı, başka bir davranışa izin vermez. 

Bu kadar düşmemek lazım. Bu kadar düşenlere tepkisiz kalmamak lazım.

Mahmud Efendi'nin meşhur sözü ile sonlandırmak gerekirse:

Kim din ile oynar, cehennemde kaynar. 

#MehmetFahriSertkaya | #AkademiDergisi


Şuraya bir bakın, ''Ben yaşlandım. Siz ne halt ederseniz edin"" diyor: 


1 Ocak 2017 Pazar

Bozuk tarikat İsmailağa'nın mensupları, mecbur kalarak da olsa, onlarca sene gecikmeli de olsa, ayara giriyorlar. Türkiye dar'ül harptir | Mehmet Fahri Sertkaya

akademi dergisi, Mehmet Fahri Sertkaya, fatih kalender, ismailağa cemaati, dar'ül islam, darul harp fıkhı, dar'ül harp, cübbeli ahmet hoca, sapıtanlar.com, süleymancılar, müslüman genç,

Büyük dönüşüm güçlenerek devam ediyor: 

➥ Bu sayfa İsmailağacı bir sayfa...

➥ Türkiye'nin İslam devleti olmadığını bunlara çoktan kabullendirmiştik de, keskin dönüş yapamıyorlardı. Şimdi ise biraz biraz dönüşüm süreçlerini yaşıyorlar. 

➥ Yetmeyip dar'ül harp fıkhını öğrenmek ve öğretmek için (çok yetersiz ve sorunlu da olsa) bir site ve sayfa dahi açtılar. 

➥ Türkiye dar'ül harp olduğu ve şeriatla idare edilmediği için, geçelim gayr-i müslimleri cezalandırmayı, müslümanlardan suç işleyenlerin bile cezalandırılamayacağını izah edip öğretmeye başladılar. Artık hadiselere ve şahıslara, ister istemez bu açıdan bakmaya mecbur kaldılar. 

➥ Malumunuz dar'ül harpte müslümanların siyasi otoritesi, devlet gücü yoktur. Bu nedenle bir müslüman bile dar'ül harpte zina etse, diğer müslümanlar onu recm edemezler. İçki içse sopa cezasını tatbik edemezler. Yani dar'ül harpte had ve ta'zir cezaları tatbik edilmez. 

➥ Aynı tesir bu bozuk tarikatın bütün mensupları üzerinde var, karşımızda Cübbeli dahil herkesin susup durmasının sebebi de bu ve boş yere direniyorlar. Direnmek isteseler de şartlar bunları da zorluyor ve Akademi çizgisine yavaş yavaaşşş giriyorlar. Nihayetinde bu hakikatleri kabullenince hem yollarının feyizsiz, nursuz, icazetsiz olduğu meydana çıkıyor hem de yarım asırdan fazladır yüksek sayıda Müslümanı çıkmazlara sürükledikleri, dünyalarını ahiretlerini mahvettikleri, hizmet diye rezillik sergiledikleri, akıllara zarar veballere girdikleri meydana çıkıyor. 

➥ Daha şu anda bile, eskiden olduğu gibi rahatça "Türkiye İslam devletidir. Refah partisi İslami partidir. Erbakan sakalsız evliyadır. Erbakan emir'ül mü'minindir. Ona oy vermek ve tabi olmak farzdır. Süleymancılar kafir partilerine oy verdiler." v.s. gibi küfre götüren, buram buram cehalet, samimiyetsizlik ve istikametsizlik kokan iddialarını dillendiremiyorlar.

Hatta bunların Kalender hocası da uzun zamandır Akademi tesirindedir ve birkaç senedir "İslami parti demeyelim kardeşlerim. Küfrün sistemine bağlı küfrün partisine İslami dersek imani bir sıkıntı olur" diye fetva veriyor eksik olmasın.

Bu güne değin en çok tıklanılanlar